Roxette'in yeni albümü ile aynı adı taşıyan ve 28.Şubat.2011'de Kazan'da başlayan konser turu, 2012 yılında da devam edecek. 2012 yılındaki ilk konser 17 Şubat'ta Sydney'de...
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Tur, 2012'de de devam edecek...
Roxette'in yeni albümü ile aynı adı taşıyan ve 28.Şubat.2011'de Kazan'da başlayan konser turu, 2012 yılında da devam edecek. 2012 yılındaki ilk konser 17 Şubat'ta Sydney'de...
Rockbjörnen ödülü için Roxette'e oy verin!
İsveçli ünlü pop müzik ödüllerinde "En İyi Canlı Performans" olarak Roxette için oy kullanabilirsiniz.
24 Ağustos'a kadar günde bir kez oy verebilirsiniz.
Oy vermek için tıklayınız!
13 Temmuz 2011 Çarşamba
"She’s got nothing on (but the radio)” yakında SingStar'da.
Sony, Roxette'in “She’s got nothing on (but the radio)” adlı hit single'ı yakında Playstation SingStar oyununda. Bir kaç gün içinde SingStore (Update 13/07/2011) içinde yer alacak olan şarkıları aşağıda görebilirsiniz:
Boney M. – Daddy Cool
Eternal – Angel Of Mine
Gregory Issacs – Night Nurse
Inner City – Good Life
Jamiroquai – White Knuckle Ride
Kylie Minogue – Step Back In Time
Mr Mister – Broken Wings
Mungo Jerry – In The Summertime
Roxette – She’s Got Nothing On (But The Radio)
Sandra – Maria Magdalena
Scorpions – Still Loving Stars You
The Cranberries – Stars
The Vapors – Turning Japanese
Eternal – Angel Of Mine
Gregory Issacs – Night Nurse
Inner City – Good Life
Jamiroquai – White Knuckle Ride
Kylie Minogue – Step Back In Time
Mr Mister – Broken Wings
Mungo Jerry – In The Summertime
Roxette – She’s Got Nothing On (But The Radio)
Sandra – Maria Magdalena
Scorpions – Still Loving Stars You
The Cranberries – Stars
The Vapors – Turning Japanese
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Roxette, Bospop Festivali'nde sahne aldı.
Roxette, 9 Temmuz 2011 Cumartesi günü Hollanda'nın Weert şehrindeki Bospop Festivali'nde sahne aldı.
Bulutlu bir günde başlayan festivalde Marie ve Per sahneye çıktığında, bulutlar aralanarak güneşin yüzünü göstermesine izin verdiler.
Fotoğrafları görmek için tıklayınız...
(fotolar için stonechambermedia'ya teşekkürler...)
8 Temmuz 2011 Cuma
Roxette, 25. yıldönümünü kutladı.
Tam 25 yıl önce bugün, 8 Temmuz 1986'da, Roxette İsveç'te "Neverending Love" adlı bir single yayınladı. Aslında Per Gessle'ın İsveççe solo albümü için tasarlanmış olan "Svarta Glas" (Siyah Gözlük) adlı şarkının sözleri İngilizce olarak yeniden yazılmış ve bilindiği üzere dünya çapında başarılı olmuştur.
3 Temmuz 2011 Pazar
Roxette, yeni albümü üzerinde çalışıyor.
İsveç gazetesi Expressen'in haberine göre Roxette yeni albümleri üzerinde çalışmakta. İsminin "2rism!" olması beklenen albüm için Per Gessle "Şarkıları kaydetmeye çoktan başladık" diyor. Yeni albüm, tıpkı selefi Tourism albümü gibi, turda iken otel odalarında, yerel stüdyolarda ve soundcheck'ler sırasında kaydedilmekte.
Roxette, bu turda şimdiye kadar yarım milyondan fazla hayranının önünde sahne aldı. Tur bittiğinde 1,3 milyona insana ulaşılmış olacak. Per, "Bu başarı bizim için bir primdir. Bunu hiç beklemiyorduk.!" diyor ve devam ediyor "Bazı konserlerden sonra insanlar, tamamen canlı çalmamıza ve önceden kaydedilmiş hileleri başvurmamıza şaşırıyorlar."
Şu anda bu tur, 2012 içinde de devam edecek gibi görünüyor.
(foto: extremista.com.ar)
Şu anda bu tur, 2012 içinde de devam edecek gibi görünüyor.
(foto: extremista.com.ar)
30 Haziran 2011 Perşembe
Greatest Hits, 26 Temmuz'da ABD'de
Roxette'in Amerika Birleşik Devletleri için hazırlanan ve Greatest Hits adı verilen yeni "best of" albümü 26 Temmuz'da piyasaya sürülecek. Aynı tarihte, grubun son albümü Charm School da Amerikalı müzikseverlerle buluşacak.
Greatest Hits albümünün kapak fotoğrafı için solda görüldüğü gibi Joyride albümündeki fotoğraflardan biri seçilmiş.
Bilindiği gibi daha önce Amerikalı müzikseverler için Roxette, McDonalds promosyonu olarak Favorites from C!B!B! adlı bir albüm yayınlamıştı ABD'de.
Greatest Hits (ABD) albümündeki şarkılar:
Greatest Hits (ABD) albümündeki şarkılar:
- The Look
- Dressed For Success
- Listen To Your Heart
- Dangerous
- It Must Have Been Love
- Joyride
- Fading Like A Flower (Every Time You Leave)
- Spending My Time
- Church of Your Heart
- Wish I Could Fly
- She’s Got Nothing On (But The Radio)
- No One Makes It On Her Own
20 Haziran 2011 Pazartesi
29 Mayıs 2011 Pazar
Roxette’ten Tarkan yorumu
Müzik dünyasının efsane gruplarından Roxette, Türkiye’deki ilk konserini Maçka Küçükçiftlik Park’ta verdi. Grubun baş gitaristi Christoffer Lundquist, Türk hayranlarına sürpriz yaparak Tarkan’ın “Şımarık” şarkısını çaldı.
"Listen to Your Heart”, “It Must Have Been Love”, “Joyride” gibi hit şarkılarıyla dünya çapında tanınan İsveçli grup Roxette, önceki akşam Maçka Küçükçiftlik Park’ta unutulmaz bir konser verdi. Müzik listelerini altüst eden 33 single ve 75 milyonluk rekor albüm satışına imza atan grup, ilk kez sahne aldığı Türkiye’de yaklaşık 5 bin müziksevere en sevilen şarkılarını seslendirdi. Unilife’ın organize ettiği konser, alternatif müziğin başarılı isimlerinden Aydilge’nin performansıyla başladı. Aydilge’nin ardından sahneye, “Charm School” albümlerinin dünya turnesi kapsamında ülkemize gelen Roxette çıktı.
COŞKU ZİRVE YAPTI
Grubun gitaristi Per Gessle, konsere “Türkiye’ye ilk defa geliyoruz, bu yüzden repertuvarımızda eski şarkılarımıza ağırlık verdik. Ama ‘Charm School’dan da parçalarımız olacak” sözleriyle başladı. Konseri izlemeye gelenler eski albümlerden çalınan “Dressed for Success”, “Sleeping in My Car”, “Big L”, “Wish I Could Fly”, “Perfect Day”, “Things Will Never Be the Same” şarkılarıyla kendinden geçti. Alandaki coşku “It Must Have Been Love” ve “Listen to Your Heart” ile doruk noktaya ulaştı. İngilizce şarkılar hep bir ağızdan söylenirken, Roxette bir an sustu ve şarkı söyleme işini seyircisine bıraktı. Grup, “Charm School” isimli sekizinci albümlerinden ise “Only When I Dream”, “She’s Got Nothing On” ve “Watercolors in the Rain” şarkılarını seslendirdi.
TRAFİĞE TAKILDIM!
Per Gessle, konserin sonunda “Joyride”ı seslendirmeden hemen önce ekibini tek tek tanıttı. Sıra bas’çıya geldiğinde ise grup arkadaşına “Bütün gün alışveriş yaptın, nerelere gittin” diye sordu. Bas’çıdan gelen yanıt, üzücüydü: “Taksiye bindim, tüm gün trafikteydim. Hiçbir yere gidemedim.” Gessle, arkadaşını “Merak etme, yarın gideriz” diye teselli etti ve “Joyride”ın ardından müzikseverler ilginç bir sürprizle karşılaştı. Grubun baş gitaristi Christoffer Lundquist, Tarkan’ın “Şımarık” şarkısını kendi tarzıyla çaldı. Lundquist bu sürprizle uzun süre alkışlandı. Maçka’daki trafik ve park sorunu, Roxette’i dinlemeye gelenleri konser bitmeden alandan çıkmaya mecbur bıraktı. Alan yavaş yavaş boşalırken, Roxette ikinci kez bis’e çıktı. Kapıya yığılan kalabalık grubun sahneye döndüğünü görünce alana koşarak geri döndü. Dönenler şanslıydı, çünkü finalde onları “Listen to Your Heart” ve “Church of Your Heart” bekliyordu. Ekip bir kez daha gelme sözü vererek İstanbul sahnesinden ayrıldı.
kaynak
27 Mayıs 2011 Cuma
Şarkı Listesi, İstanbul
Şarkı Listesi
1. Dressed for Success
2. Sleeping in My Car
3. The Big L.
4. Wish I Could Fly
5. Only When I Dream
6. She's Got Nothing on (But the Radio)
7. Perfect Day
8. Things Will Never Be the Same
9. It Must Have Been Love
10. Opportunity Nox
11. 7Twenty7
12. Fading Like a Flower
13. Stars
14. How Do You Do!
15. Dangerous
Grup Tanıtımı ('Şıkıdım')
16. Joyride
Birinci "isteriz!" :)
17. Watercolours in the Rain
18. Spending My Time
19. The Look
İkinci "isteriz!" :)
20. Listen to Your Heart
21. Church of Your Heart
1. Dressed for Success
2. Sleeping in My Car
3. The Big L.
4. Wish I Could Fly
5. Only When I Dream
6. She's Got Nothing on (But the Radio)
7. Perfect Day
8. Things Will Never Be the Same
9. It Must Have Been Love
10. Opportunity Nox
11. 7Twenty7
12. Fading Like a Flower
13. Stars
14. How Do You Do!
15. Dangerous
Grup Tanıtımı ('Şıkıdım')
16. Joyride
Birinci "isteriz!" :)
17. Watercolours in the Rain
18. Spending My Time
19. The Look
İkinci "isteriz!" :)
20. Listen to Your Heart
21. Church of Your Heart
26 Mayıs 2011 Perşembe
Efsane grup Roxette İstanbul'u salladı
Müzik listelerini altüst eden 33 single ve 75 milyonluk rekor albüm satışına imza atan efsane grup Roxette, İstanbul'da hayranlarına unutulmaz bir gece yaşattı...
25 Mayıs 2011 Çarşamba
90’lara yolculuk var
kaynak
(Yazar: Melike Karakartal)
Bugün müsaadenizle biraz geçmişe gideceğim sevgili yeni yetme Habitus okuru.
Şimdi 90’larda doğmuş olanlara şu anlatacaklarım pek uzak olabilir lakin siz kundakta bebe iken biz o sırada çirkin kesimli kotlarımızı giymiş ilk gençliğimizi yaşıyorduk, o nedenle önemlidir.
Yeni nesle o zamanlar tam olarak nasıl anlatılır bilmem ama bugünkü halimizi o gün gösterselerdi, herhalde “tatlı bir teknoloji çağı hayali” filan diyebilirdik, o kadarını söyleyeyim.
Bırakın interneti, CD yoktu yahu. Alırdık kasetimizi, koyardık teybimize.
Müzik dinlemenin hissettirdikleri, bugünden çok farklıydı, bakın ona çok eminim.
Kasetçiden aldığımız albümlerimize gözümüz gibi bakardık. Zira evde yalnız kaldığımızda tek eğlencemiz, kasetlerimiz, kitaplarımız, dergilerimiz ve şimdiki çeşitliliğinin binde biri kadar bile olmayan televizyondu.
1992 yazını dün gibi hatırlıyorum.
Nasıl göründüğümü de. Komik kesimli pantolonlar ve tişörtler giyen komik görünümlü 90’lar ergeniydik işte.
Acaba şimdiki ergenler de 20 sene sonraki resimlerine bakıp “Ay çok iğrençmişiz” diyecekler mi... Fakat biz de ne fenaydık be arkadaş.
Şimdiki “kot teknolojisi” o zaman yok muydu artık nedir, erkeklerinki üstlerinden düşer, böyle popo kısmı buruş buruş; kızlarınkiyse neredeyse göğüslerin altına kadar çıkardı ve istisnasız her kalçayı armut formuna sokardı.
Boyları da bir âlemdi, bacakları odun gibi gösterirdi. Tam bilekte böyle, ayakkabı giysen olmaz, çizme giysen olmaz, paçaları içine sokamazsın dizleri top top olur, dışarıda tutamazsın düdük gibi kalır...
Ciddiyim, eski fotoğrafları göstereyim, “Amanın, bu ne” dersiniz. Devamında da manzara şu: Dünyalar çirkini gömlek kotun için sokulmuş, kemer ölümüne sıkılmış, bir de yandan ucu yandan sarkıtılmış.
Ucu metalli kemer modası vardı çok lazım gibi üstelik, kemer ucunun sarkması bile bir “şekil” idi.
Şekilli ve komik ergenlerdik ama kendimizi güzel sanıyorduk, dolayısıyla çocukluktan çıkmak için her şeyi yapmaya hazırdık...
Kabahat şarkılarda!
Benim için en büyük mesele âşık olmaktı. Allah’ım o kadar istiyorum ki âşık olmak, yazlıkta iskelede otururken önümden denizanası geçse ona aşık olacağım, o derece.
Niye böyle feci aşık olmak istiyorum biliyor musunuz?
Hormonlarım filan coşmuş değil, kabahat “slow” şarkılarda. O sene slow şarkıların kralı da It Must Have Been Love. Bir Sezen Aksu dinliyoruz, bir Roxette.
Araya New Kids on the Block sokuşturuyoruz, iç geçiriyoruz, sonra biraz Michael Bolton, biraz Boyz II Men...
Türkçe pop patlamış değil, kızların tercihi genellikle böyle isimler etrafında dönüyor. Çaldıkça içimiz kabarıyor, daha da çabuk aşık olmak istiyoruz. Bu arada şarkıların damarlığı arttıkça saçmalama düzeyimiz de artıyor, diyoruz ki “keşke aşık olsak da şu şarkıları daha esaslı dinleyebilsek.”
Yani diyoruz ki aslında ilişkimiz başladığı gibi bitsin ki acı çekme evresine hemen geçebilelim, sanki matah bir şeymiş gibi.
Ergen işte, ne bilsin...
Sanıyorum ki aşk, kirpiklerini kırpıştırıp uzaklara dalacağın, şarkı dinleyip içleneceğin “şekilli” bir şey. (Sonra gördük tabii dünya kaç bucakmış. Kirpik kırpıştırmak bir yana, kirpiğin var mı yok mu, onun bile farkında olmuyormuşsun.) Ama ergenim işte, ne bileyim gerçek hayattaki aşkın çok acılı olacağını. Henüz “Şarkı doğrultusunda aşık olmak isteme” evresindeyim.
Artık içime nasıl işlemişse bu his, o zamanların şarkılarını, bilhassa da o senenin büyük hiti It Must Have Been Love’ı duyduğumda hep böyle bir içim kıpraşır. Yastıklara sarılasım, kasetçalarıma kaset takasım filan gelir. Fakat onun yerine bugün Marie ve Per kardeşime sarılacağım sevgili 90’larda ergenliğini yaşamış Habitus okuru.
Akşam Küçükçiftlik Park’ta, konserdeyiz yani, bağıra bağıra şarkı söyleyeceğiz.
Bu arada, bazen İstanbul’a gelen gruplar kimi zamanlar tüm eski hitlerini söylemeden gidiyorlar, insanı sinirlendiriyorlar efendim. Önlemimi alayım, buradan mesajımı vereyim. Sevgili Roxette. Crash Boom Bang’i, Sleeping In My Car’ı, The Look’u, Joyride’ı, Listen to Your Heart’ı, Wish I Could Fly’ı söylemezseniz o sahneye çıkar, kendimi yakarım. O kadar net konuşuyorum.
(Yazar: Melike Karakartal)
Şimdi 90’larda doğmuş olanlara şu anlatacaklarım pek uzak olabilir lakin siz kundakta bebe iken biz o sırada çirkin kesimli kotlarımızı giymiş ilk gençliğimizi yaşıyorduk, o nedenle önemlidir.
Yeni nesle o zamanlar tam olarak nasıl anlatılır bilmem ama bugünkü halimizi o gün gösterselerdi, herhalde “tatlı bir teknoloji çağı hayali” filan diyebilirdik, o kadarını söyleyeyim.
Bırakın interneti, CD yoktu yahu. Alırdık kasetimizi, koyardık teybimize.
Müzik dinlemenin hissettirdikleri, bugünden çok farklıydı, bakın ona çok eminim.
Kasetçiden aldığımız albümlerimize gözümüz gibi bakardık. Zira evde yalnız kaldığımızda tek eğlencemiz, kasetlerimiz, kitaplarımız, dergilerimiz ve şimdiki çeşitliliğinin binde biri kadar bile olmayan televizyondu.
1992 yazını dün gibi hatırlıyorum.
Nasıl göründüğümü de. Komik kesimli pantolonlar ve tişörtler giyen komik görünümlü 90’lar ergeniydik işte.
Acaba şimdiki ergenler de 20 sene sonraki resimlerine bakıp “Ay çok iğrençmişiz” diyecekler mi... Fakat biz de ne fenaydık be arkadaş.
Şimdiki “kot teknolojisi” o zaman yok muydu artık nedir, erkeklerinki üstlerinden düşer, böyle popo kısmı buruş buruş; kızlarınkiyse neredeyse göğüslerin altına kadar çıkardı ve istisnasız her kalçayı armut formuna sokardı.
Boyları da bir âlemdi, bacakları odun gibi gösterirdi. Tam bilekte böyle, ayakkabı giysen olmaz, çizme giysen olmaz, paçaları içine sokamazsın dizleri top top olur, dışarıda tutamazsın düdük gibi kalır...
Ciddiyim, eski fotoğrafları göstereyim, “Amanın, bu ne” dersiniz. Devamında da manzara şu: Dünyalar çirkini gömlek kotun için sokulmuş, kemer ölümüne sıkılmış, bir de yandan ucu yandan sarkıtılmış.
Ucu metalli kemer modası vardı çok lazım gibi üstelik, kemer ucunun sarkması bile bir “şekil” idi.
Şekilli ve komik ergenlerdik ama kendimizi güzel sanıyorduk, dolayısıyla çocukluktan çıkmak için her şeyi yapmaya hazırdık...
Kabahat şarkılarda!
Benim için en büyük mesele âşık olmaktı. Allah’ım o kadar istiyorum ki âşık olmak, yazlıkta iskelede otururken önümden denizanası geçse ona aşık olacağım, o derece.
Niye böyle feci aşık olmak istiyorum biliyor musunuz?
Hormonlarım filan coşmuş değil, kabahat “slow” şarkılarda. O sene slow şarkıların kralı da It Must Have Been Love. Bir Sezen Aksu dinliyoruz, bir Roxette.
Araya New Kids on the Block sokuşturuyoruz, iç geçiriyoruz, sonra biraz Michael Bolton, biraz Boyz II Men...
Türkçe pop patlamış değil, kızların tercihi genellikle böyle isimler etrafında dönüyor. Çaldıkça içimiz kabarıyor, daha da çabuk aşık olmak istiyoruz. Bu arada şarkıların damarlığı arttıkça saçmalama düzeyimiz de artıyor, diyoruz ki “keşke aşık olsak da şu şarkıları daha esaslı dinleyebilsek.”
Yani diyoruz ki aslında ilişkimiz başladığı gibi bitsin ki acı çekme evresine hemen geçebilelim, sanki matah bir şeymiş gibi.
Ergen işte, ne bilsin...
Sanıyorum ki aşk, kirpiklerini kırpıştırıp uzaklara dalacağın, şarkı dinleyip içleneceğin “şekilli” bir şey. (Sonra gördük tabii dünya kaç bucakmış. Kirpik kırpıştırmak bir yana, kirpiğin var mı yok mu, onun bile farkında olmuyormuşsun.) Ama ergenim işte, ne bileyim gerçek hayattaki aşkın çok acılı olacağını. Henüz “Şarkı doğrultusunda aşık olmak isteme” evresindeyim.
Artık içime nasıl işlemişse bu his, o zamanların şarkılarını, bilhassa da o senenin büyük hiti It Must Have Been Love’ı duyduğumda hep böyle bir içim kıpraşır. Yastıklara sarılasım, kasetçalarıma kaset takasım filan gelir. Fakat onun yerine bugün Marie ve Per kardeşime sarılacağım sevgili 90’larda ergenliğini yaşamış Habitus okuru.
Akşam Küçükçiftlik Park’ta, konserdeyiz yani, bağıra bağıra şarkı söyleyeceğiz.
Bu arada, bazen İstanbul’a gelen gruplar kimi zamanlar tüm eski hitlerini söylemeden gidiyorlar, insanı sinirlendiriyorlar efendim. Önlemimi alayım, buradan mesajımı vereyim. Sevgili Roxette. Crash Boom Bang’i, Sleeping In My Car’ı, The Look’u, Joyride’ı, Listen to Your Heart’ı, Wish I Could Fly’ı söylemezseniz o sahneye çıkar, kendimi yakarım. O kadar net konuşuyorum.
Efsane Grup Roxette Türkiye'de
Listen To Your Heart, It Must Have Been Love ve Joyride gibi parçalarıyla tanınan ünlü Roxette adlı grup Küçükçiftlik Park'ta bir konser vermek için Türkiye'ye geldi. 80'li yılların sonunda müzik hayatlarına başlayan Marie Fredrıksson ve Per Gessle'den oluşan efsanevi Roxette grubu, gazetecilerin sorularını cevapsız bırakarak havalimanından ayrıldı. (Murat ÇAKIR-DHA)
kaynak
kaynak
Roxette Türkiye'de :)
Marie Fredriksson ve Per Gessle'den oluşan efsanevi Roxette grubu Küçükçiftlik Park'ta bir konser vermek için Türkiye'ye geldi.
14 Mart 2011 Pazartesi
Roxette Türkiye'de (ensonhaber.com)
Dünyanın dört bir yanından milyonlarca müzikseverin kalbine taht kuran efsane grup Roxette İstanbul'da.
Müzik listelerini altüst eden 33 single ve 75 milyonluk rekor album satışına imza atan Roxette, Unilife organizasyonu ile 25 Mayis gecesi ilk kez Türkiye'de sahne alacak.
Müzik kariyerine verdiği uzun aradan sonra yeniden biraraya gelen Roxette, Küçükçiftlik Park'ta gerekleşecek konserinde binlerce kişiye en sevilen şarkılarını söyleyecek.
Pop müzik dünyasına 1989 yılında "The Look" ile giren, 1990'da tüm dünyada bir efsane haline gelen klasik baladları "It Must Have Been Love" ile müzik listelerini altüst eden Roxette konserinin biletleri Biletix'te.
Yıllardır dört gözle beklenen bu müthiş buluşmayı kaçırmayın !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)